Kayıtlar

Ocak, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Memleketin Olacaksam!

Resim
Ben senin memleketin olacaksam eğer bilesin: Bu memleket insansızdır sevgilim ,çünkü hayat belirtisi bulamayan insanlar terketmiştir bu şehri .Senin gelişinle ancak güneş doğacak bu karanlık şehrin üstüne ,güller açacak,kanadı kırık kuşlar uçabilecek. Ey sevgili!Senin gelişin hayat olacak bu memlekete ,istiladan bıkan bu şehrin üzerine senin gelişin bahar olacak.Yeniden oynayabilecek çocuklar sokaklarımda .Yeniden bağıracak bir tablacı ,paslanmış sesiyle.Ayakkabı boyatan bir çocuk ,yeniden kavuşabilecek çok sevdiği okuluna ,yaşamak için okumaktan başka çaresinin olmadığını düşünerek. Ey sevgili!Bu memleket tek kapılıdır bilesin  ve benim kapım dünyaya açılan nefesimdir .Bu memlekete adımını attın mı   kapanır kapı .Eğer çıkmak istersen  bu memleketten ,kapıyı balyozlarla yıkman gerekecek ve bu memleket aç yırtıcılar tarafından talan edilecektir. Ey sevgili!Bu memleketin yapıları zaman tarafından yıpratılmadı ama her hanesinde karabasanlar cirit atmaktadır...

Seni Sevmek

Resim
Seni Sevmek Saklıydı düşüncelerim ve duygularım kendi ıssız çölümde.Yeryüzünden tecrid edilmiş bedenimden kimin haberi olacacaktı ki senin ruhuma hayat veren dokunuşun olmazsa idi.Yıllarımın verdiği yorgunluktan sırtım  hayatımın en güzel yıllarına dönüktü.Yorgundum ama aramaktaydım seni ,bir umut vardı hâla yüreğimde .Çünkü ben, senin de beni aramakta olduğunu hissedebiliyordum.Ben hissedebiliyordum varlığını ,acılarını,yaşadıklarını,geceleri inleyişlerini ,yüreğinin derinliklerinden süzülen gözyaşlarını.Çünkü sen yaşarken bunları ,paralel evreninde ben de seni yaşamaktaydım. Ben ,aklını çöl fırtınalarına teslim eden garip!Ciğerlerimdeki nefesi tüketircesine sahramı baştan başa koşuyordum seni bulabilmek adına.İniltilerim ,arzın fay hatlarını provoke etmekte,ağlamaktan kuraklaşan gözlerimden dökülen son gözyaşlarım avuçlarına dökülmek umuduyla yavaşça süzülüyordu yanaklarımdan.Seni bulmak umuduyla çölün cehennem gibi kumlarında ,ayaklarımı sana doğru yürüten bir güç vardı. ...

Ruhun Arayışı

Resim
Ruhun Arayışı |. Bir ölünün mezardan dirilişiydi hayatım, Susamıştı ruhum , Binyılların verdiği sessizlikten. Utanarak geçmişinin cehaletinden, Varlığını sorguladı birden. Haykırmalıydı utanmadan , Kendisine deli diye bağıranlara. Yırtmak gerekti deli gömleğini, Aklı hapsedenlerin inadına. Ve başladı yolculuğumuz, Aramak için yitirdiğini. Sokaklar , Hastaneler, Tımarhaneler, Mezarlıklar... Ruhların  en tenha yerlerinde. ||. Sokaklar: Unutulup terkedilenlerin adresi. Ve  sokağın başında yapayalnız , Saklanan sevgileri, Emeksiz aşkları, Bastırılan öfkeleri, Beklediğinden,zorla koparırcasına El açıp dilenmekteydi ruhum. Bilemedik sokakların, Bize mesken olacağını. Dilenmek , Ruhsuz insanların çağından Aklın kârı olmasa gerek. |||. Hastaneler: Ruhların ızdırap yurdu. Bedenlerin mezbahanesi. Her koridor başında, Sessizliği yırtan ölüm çığlıkları. Yaşlı gözlerde, Acizliğin vücut bulmuş hali. Bilemedik hastanelerin, Bize mesken olacağ...

Saklı Dizeler

Resim
Saklı  Dizeler Gözlerin ; Bedenimde tutsak edilmiş Ruhumu kamçılar gibi Sesin ; Yaşamanın verdiği sessizliğimi bozan bir kıyamet sahnesi Ortaçağda vebadan yakılan Bir kadının gözyaşlarında Masumane ve yakarır bir şekilde Buldum seni Patlayan bir yıldızın Etrafa serptiği yıldıztozunun Evrende sonsuzluğa akan Yolculuğunda buldum seni Bölünen bir hücrenin Hayat verdiği yavru hücresinde Saf ve yetim bir şekilde Buldum seni Nasıl tarif etsem seni Bilimle mi,tarihle mi, Felsefeyle mi? Hayır!Yetmez bunlar. Tarifi bende kalsın istedim Paylaşmayacasına kimseyle: Sende buldum kendimi.

Acıyı Anlamak mı ,Hissetmek mi?

Resim
Acıyı Anlamak mı,Hissetmek mi?      Tarifinin mümkün olmadığını hissettiğimiz bir duyguyu,içimizde deveran eden acıları temsili simgelere yani kelimelere ne kadar ve nasıl sığdırabiliriz?Ya da insanın kendi dünyasında yaşadığı kıyamet sahnelerini,sadece kendisinin hissettiği acıları ,kendi bakış açısından anlam yüklediği kelimelere başkalarının aynı bakış açısıyla anlam yükleyip hissetmesi mümkün olabilir mi?Her insanın yaşadıkları farklı olduğundan verilen cevapların izafi olacağını düşünerek sorularımı yanıtsız bırakıyorum.     Acı çekmek ,insanın yaratılışından beri var olan ,zamanın her noktasında taşıdığı bir organ gibi kendisine eşlik eden bir duygudur.Kendisinden hep kaçmak istediğimiz ama onsuz da yaşayamacağımız olan bu duygu ,farkına varamadığımız akıp giden zamanın içinde var olduğumuzu ,insan olduğumuzu bize kanıtlar.Varlığımızı göstermesi yanında yaşadılarımız , bize sürekli eşlik eden ,zamanın akışına göre uzayıp kısalabilen ve tutmak isteyip ...

Yazmak

Resim
Yazmak       Ruhların bedenlere tutsak edildiği bir çağda ,kalemi eline alıp yazmak,ruhları derin uykusundan uyandırabilmektir.Ruhların mahkum edildiği sessizlik hücrelerinin parmaklıklarını kırabilmektir.       Tarih boyunca insanoğlunun  edindiği bilgileri,tecrübeleri kaybolma ve gelecek nesillere aktarma kaygısından yazının doğduğunu söyleyebiliriz.İnsanoğlu durmadan yazmış ve yazılan bu yazılar hem devrinin insanları hem de  gelecek nesiller için geçmişi geleceğe yansıtan bir ayna olmuştur.Durmak bilmeyen bu yazma serüveni de günümüze kadar devam edegelmiştir.Peki yazmanın altında yatan temel sebep neydi?Bu soruya tek bir cevap vermenin mümkün olmadığı görünebilir.Çünkü bir şair için duygularını kelimelere sığdırmak,bir bilim insanı için araştırmalarını kayıt altına almak,bir gazeteci için güncel olayları insanlara aktarmak vs. ;yazı yazmanın tek bir anlamla ifade edilemeyeceğini ,yazanın durumuna ,yaşına,ruh haline göre değişebileceğini ...

Kar Altındaki Ev

Resim
Kar Altındaki Ev Bir kış mevsiminde ,üzerimdeki yazlık elbiselerle gece vakti  apansız yakalandığım kar fırtınasından vücudum tir tir titriyordu. Aradığımı bulabilmenın hırsıyla yola çıktığım yolculuklar sonucu bedenim yorgun düşmüştü.Derken bir köye ulaştım.Üzerine kara kara bulutların çöktüğü ,uğultuların yukseldigi bir köydü.Köyde her evin ışıkları kapalı ve bacalardan evlerde hiç kimsenin yasamadığına dair kanit olan dumanlar yükselmiyordu.Lakin bir ev hariç, bu evin penceresinden bir kızıltı görünüyordu ve bacasından dumanlar yükseliyordu.Heyecanla ve hızlı adımlarla eve dogru yürüdüm. Ev eski ve duvarlarındaki boyalar dökülmüştu.Belli ki yüzyıllara direnmiş ve zorluklara rağmen ayakta kalabilmişti.Pencereler perdesizdi ve evin içindeki sadelik hemen göze çarpıyordu.Kapıya doğru yürüdüm ve kapı hafif açıktı.Yemek ve ısınmak umuduyla yavaşça kapıyı açtım, sessizce içeri girdim.Evde ,salonun ortasında bir masa ,yanan şöminenin yanında duran  bir sandalye ile göze çarpan...