BİR BULUTU OLMALI İNSANIN
Bir bulutun gökte süzülüşünde hayallerini diriltmeli insan.Duygularıyla ,fikirleriyle,yaşanmışlıklarıyla yeryüzünü yağmur taneleriyle yeşertmeli, karanlığı karın beyazlığıyla aydınlatabilmeli.İnsan,uzaklığın ve yakınlığın anlamını kaybettiği her ufkun ardında bir bulutla var olma arayışı içinde olmalı ve ufkun sonsuz manzarasını derin bir ruhla izleyebilmeli.İnsanın benliği ,yaptığı eylemler miktarınca ayakta kalır ve hayat birkaç tekdüze eylemle sınırlandırılmayacak kadar geniştir.Eylemler,insanın hayal gücüyle ve dünyaya bakış açısıyla anlam kazanır.İzlemek mesela ,basit ama asla küçümsenmeyecek bir eylem.Öyle bir eylem ki tüm dünya arkanda ,ufka bakma cesaretini canlı kılan da taşıdığın erdem ,doğrunun peşinde olma arayışın ve yaşadığın toprağı her türlü dirence rağmen en güzeline çevirme çabandır.Yürümek mesela ,sadece kas kuvvetleriyle yapılan bir eylem değil;insanın kendisini bulmak,yaratılışını düşünmek,yeryüzünü keşfetmek adına yapabileceği en uygun günlük aktivesidir.
    Hayatın olanca kaos ve kargaşası içinde
nice insan,kendi benliğini unutmuş bir şekilde düzenin sadece bir çarkı olmak
kaydıyla, hiçbir  bulutu sahiplenemeden ve
hiçbir ufku göremeden dünya hayatları son bulmuştur.Başını kaldırıp da bir
bulutun saflığı içinde düşüncesini ve inancını tazelemeyen ,içinde bulunduğu
evreni tahayyül edemeyen,bedenen acizliğini ama fikren yüce idealler taşıdığını
idrak edemeyen biri ,kalabalıklar içinde basit bir toz zerresinden  farksız değildir.Her yana savrulan ,ayaklar
altında ezilen basit bir toz zerresi.Böyle basit idealler uğruna yaşanılan bir
hayat ,ancak köle takımı diyebileceğimiz basit insanların tercihidir.Bu köle
takımı fikirden yoksun ve çarpık inançların gölgesi altında her tarafa çekilebilme
özelliğine sahiptirler.En iyi yaptıkları görev  hakikate değil, efendilerine boyun eğmektir.Ancak
,erdemli insanlar hakikate boyun eğer ,köle takımı ise set çeker.
        Bir bulutla duygusal olarak
bütünleşmeli insan .Nasıl ki bulutlar birikmiş ağırlığını yağmurla yeryüzüne
dökebiliyorsa ,insan da boğazında bir yumru gibi biriken duyguları ya da bir
kızgınlığın haklı isyanını  içinde
biriktirmeden dile getirmelidir.İçte biriken her kelime bir ağırlık gibi
insanın ruhuna takılır.Döke döke  insan ,
bu kelimelerin ağırlığından kurtulur.Dökmek, bazen sevmekle olur  bazen de öfkeyle.Sevmek nasıl ki bir
bulutun saflığında saklıysa öfke de bir bulutun hırçınlığında saklı. Bir bulut
gibi taşıdığı  hiçbir duyguyu
ertelemeden,yüreğinin derinliklerinde çürütmeden toprağa hayat veren  yağmur tanesi gibi  dile getirerek sevebiliyorsa insan ;başı
eğilmiş her çocuk,işgal edilmiş her toprak,aç bırakılmış her insan ve saptırılmış
her inanç adına da öfkelenebilmelidir.
        Hayata bir bulut kadar masumane bir
şekilde sarılabilmeli insan.Uzaklaşan unutur,izlemeyen kör olur,seven ve dile
getirmeyen yorulur,öfkesini gizleyen kendisiyle boğuşur.Bastırılan her eylem ,olabilme ihtimali olan diğer eylemlerin de önünü kapatır,hayatı var eden
güzellikleri görmekten yoksun bırakır.Her insana tek bir hayat bahşedilmiş ve
insanın hayatını neyle doldurduğu ve başka hayatlara nasıl bir şekilde dokunabildiği
ölçüsünde değer biçilir.Her bireyin yaşamı kendisi için eşsizdir ve birey bu
eşsizliğinin farkında olarak asla kendini beğenmeden kıymetli bir değer
taşıdığının bilincinde olmalıdır.Yaşamak ,hayata olanca güzelliğiyle dört elle
sarılabilen ,her türlü dirence rağmen asla umudunu kaybetmeyen ,gökyüzünün
maviliğinde özgürce süzülebilen bir bulut kadar güzeldir.Tercih insanın elinde
: ya eşsiz hayatını en güzel anlamlarla doldurup  güzelliği tercih eder ya da her şeye meta
gözüyle bakıp hayatı tek bir anlamla 
sınırlandırarak basit bir köle hayatını tercih eder. 
      Bulut,ufuk ,gökyüzü ,taş,toprak …meta
olarak herkes için aynı anlamı taşır ve her insan bunların varlığının
farkındadır.Ama bunları değerli kılan bunlara yüklenilen anlam ve insanın  kendi içinde oluşturmuş olduğu derin
anlamları temsil etmeleridir.Dünyayı renkli 
ve anlamlı kılacak olan hayata nasıl baktığındır.
    Yaşanmaya
değer bu hayatta bir bulutu olmalı insanın, beraber ufku izleyebildiği.
‘’Sonra bir
mavilik aldı her yerimizi;
Nasıl hatırlıyorsan dünyayı
öyle…’’
Cemal Süreya
  06.03.2021
        

ama bazen bulutlar ümitlerimizi yeşertecek yağmur getirmez bazen hayallerimizi yikacak firtınalara dönüşür galiba yazar havada çok uçurtma uçurmuş!!!!
YanıtlaSilTüm bulutların ümitlerimizi yeşerteceği bir dünya yok ,hayaller tabiki yıkılır .Önemli olan hep ümitvar olmaktır.Küçükken kendim yaptığım uçurtmaları çok uçurdum:)
YanıtlaSil